Çağdaşlaşma Ve Özgürlük

Tutturulmuş, yapıştırılmış, zaptedilmiş, toplum bile olamamış top-lulukların arasında olmak bile zul gelmeye başladı artık. Bu salak güruhla beraber aynı oksijeni solumak, o çarkın dişlilerinden bir parçası olmaya eş gibi. Sonra sorsunlar, efendim “yajaylay neden intihar edey” diye..!

Duyu denilenin etimolojik kökeninden hareketle, duygusal açılımlarına bölünüp bölünüp sporla üreyen mezopotampik bakteriler gibidir türkiyenin hali. “Ayy, şu yazar intihar etmiş çok yazık..!” İyi de bi merak et, an azından acaba neden diye bir sor bakalım. Ama yok, bizim gibi güdük top-luluklarda merak da merak edilmesi yasaklanan kelimeler arasındadır. Fazla merak iyi değildir, insanın başına ne gelirse ya meraktan ya da ara-yaraktan gelir diyenlerin oluşturduğu sürüye sizler dahil olun. Oysa yazarlık, yazdıkça da birikmektir. Uzun yaşamak da aslında bu birikmişliklerin dengede tutulmasına bağlıdır uzun yazmak gibi. İşte zamanla yaza yaza yazar aleyisselam, bu birikmişlikleri gövdesinde tutamaz haline geldiği için intiharı seçer. Hislerinden bir adım daha öteye gidemeyen sürülerin böğürmesidir bu kulaklarımı çınlatan. Sadece gönül düzleminde sürüklenen tiplerin arasına bu kadar yaklaşmak bile, asrın en önemli bulguları arasında sayılmalı. Kimsenin hiçbir konuda fikri yok, yorumlara bağlanan bel ile o belin dolup dolup boşalması sergileniyor. Üstelik bu sergiye çağrılıyor herkes, çağrılmayı ve de davet edilmeyi şırıngılıyor her top-lulukların aptal kelimeleri. Hadi gel sen de katıl da çağdaş olalım..!

Emir cümlesiyle çağdaşlaştı bu millet. Nasıl çağdaşlaşmaksa o da ortada zaten. Yüzyıllardır çağdaşlaşa çağdaşlaşa bi hal oldu vatan-millet-sakarya..! Çağdaş olmak demek, yani aynı çağ, aynı zamanda yaşayan çağcıl topluluklar olmak demek. Bihaber yaşamamak demektir mesela. Kopernik, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü ispatladığı dönemde, sen eğer rasathaneyi topa tutar, sonra da yaktırırsan (bkz resmi olmayan osmanlı tarihi…) o çağdaşlığa dötünü de yırtsan ulaşamazsın işte..! Birbirlerinden haberdar olmadan da ancak bu kadar çağdaşlaşır zaten insankızı. Şapka tak, saçına fön çektir, diz üstü etek giy, latin alfabeye geç, derken ithal (çağdaş) müzikleri getirterek ankara konservatuvarını kur. Aman ne çağdaşlık..! Üstüne üstlük de o esnada, varlıklı ailesi tarafından müziğe olan ilgisi görüldüğü için fransaya müzik eğitimi almaya gönderilmiş, daha bıyıkları bile çıkmamış, belkide bir kez bile masturbasyon yapmamış, 19 yaşındaki cemal reşit rey efendiyi, bu konservatuvarın başına getir..! Buna dense dense lokumlu çağdaşlaşma denir..!

Aynı çağda elalem, kraliçelerine bağlılığa hürmetle saygı duyarken, arı hayvanının kolonilerinde bile kraliçe arının değeri kadar yoktur bizdeki kadın. Eğer kadınları bu denli ayırırsan, kadını gayet güzel seks yapılcak bi manivelaya çevirirsen, eğer anasından babasından haberi olmayan osmanlı padişahların hayalarından beslenmişse bu topluluk, sadece o toplumun “top”u olabilir. Hangi padişahların anasından haberimiz var mesela? Hareme doldur karıları, hangisi erkek doğurursa ona anne de..! Erkek doğuramayanları da haremden at, orospu olsunlar. O orospular da nasılsa başka başka orospular doğurur. Derken, devletin başına ben geçiyip, devleti azıcık da ben emiim diyerek öz olduğu bile şüpheli kardeşlerinin kellerini kopart, sonrada memlüklülerle kıçın açık savaşa çık. Memlüklüler de açık kıça mercidabık meydanında çomak sokarken, adamlar ümit burnunu bulsunlar mesela. Sonra sen, açık kıça mercidabık meydanında sokulan çomağın duygusal esareti altında, bu kez ridaniye ovasında memlüklülerin pipisini kendi kıçna bağla..! Sonra da buna çağdaşlaşma de..!

Eğer bu lokumlu toplumun emri ile olmuyorsa, o halde askerin emriyle olsun, çağdaşlaşak. Daha fazla çağdaşlaşak anasını satıyım. Çağdaş ola ola, mesela rıfat ılgaz hayır dedi diye bazı şeylere, üstü başı açık, anadan üryan bir askeri panzerin arkasında, elleri kolları bağlı olarak dolaştırırak çağdaşlaşak..! Ulan döt kadar lüksemburgun bile gsmh’sının kişilerine oranı 76.000 euro. Niye? Çünkü senin padişahların, iran seferine melikşahın bokuyla oymaya çıktıları çağda, adamlar üretim denilen şeyin genleriyle oynıyorlardı..! Niye? Çünkü sen rıfat ılgazın, yakup kadrinin, melih cevdetin, şinasinin kıçına gülerken, mehmet akifin, tevfik fikretin, nazım hikmetin pipisiyle oynarken, herifler fransa ile ingiltereyi birleştiren manş tünelini yapıyorlardı..! Özgürlük denilen şey aslında, Çetin Altan'ın da dediği gibi ekonomik verilerin (bu türkiyede hiçbir zaman olmamıştır) şeffaf hale getirilmesine bağlıdır. Yani özgürlük, “lan bu adam bmw x5’e binerken, bu parayı nerden bulmuş” sorusunun sorulmasına da bağlıdır..! Dolayısıyla şimdilerde söylenen ve yıllardır da tanımlana tanımlana bi hal olan özgürlük kavramı; salya prof ile sümük murofun, sülük hayvan balgamından saçları jöleli, manyakoloji akademisyenlerin, dötlerindeki kılı kopartıp millete göstermesini ifade eder..!

Bizse hala elalemin şeyiyle gerdeğe girmeyi marifet bilerek, salya sümük çağdaşlaşma yolundayız, ne güzel. Ekonominin temel mantığı, “bir ülkedeki gelir dağılımı %300 ün üstüne çıkmışsa, o ekonomi normal değildir” der. Kırıkkalenin aşşağı mahmutlar sokağı ile, istanbulun nişantaşı mahallesi arasındaki gelir dağılımı oranı, % 6500 civarındadır. Ve bu en büyük temel hata bugünün politikaları sonucunda değil, türkiyenin son 50 yılına yayılmış yalaka züppelerin ve de bohemlerin, ankut çağdaşlaşma modellerinin uygulaması sonucunda oluşmuştur..!

Melih Dere

Yorumlar