Bütün Parçaların Parça Bütünleri

Sıradan bir aidat ödemesi için türkçede yan yana gelmesi çok zor olan harfler, nasıl bir çeşit zorunluluktan dolayı yan yana gelebiliyorsa, bir arada olması düşünülemeyen tüm farklı yığınlar da yine aynı zorunluluktan olsa gerek, aynı anda bir bankada bulunabiliyorlar mesela. Ne tesadüf ki o esnaların birinde bende aynı bankadayım. Efendi gibi ‘Qmatik’ ten işlem sıramı alıyorum ki bunun ne olduğunu bilmeyenler var etrafımda! Hoş, kim neyi tam olarak biliyor ki? Bir kere isminde bir karmaşa var. Neden Qmatik? Qmat diyenler var ama neyse diyerek elastik kısmı zorlamıyorum daha fazla. Qmatik, sıramın 108 olduğunu işaretliyerek kağıdı elimde bitiriyor. Herkes gibi ben de uzunca bir süre, alık alık bu kağıda ve üzerindeki numaraya bakıyorum. Bakmama da amacıma da bir anlam veremeyerek boş boş ilerliyorum ve o anda aklıma düşüyor, işlem sırasının bana gelinceye kadar oyalanabileceğim. Haylice oyalanıp gene pek bi mütevazi bankama geliyorum. Bankaların neden iyelik ekleriyle süslendiğini anlamaya çalışarak içeri ilerlerken, işlemini yeni bitiren birinin, yüzündeki ifadeyle birlikte, sanki yüzüyle ‘çıkıyorlarmış’ gibi yanımdan dışarı çıktığını görüyorum. Yüzündeki ifade ise çok daha önce çıkıyor adamdan. İfadedeki yüz, Hindistan’ın Keşmir eyaletinin bir kısmını ele geçirmiş, bir yıldaki gelirini hesaplıyor. Neden olmasın diyerek devam ediyorum ben. Bankanın müşterileri için ayrılmış, (özel) bekleme sandalyelerine oturarak beklemeye başlıyorum sıramın gelmesini. Yan yana gelmemiz ancak ve ancak askerlikte mümkün olacak adam ve kadınların mekanındayım. Bankaya gelecek adamları da kendi seçimimizle berlirlesek keşke. Mesela ben, sadece seçeceğim 100 kişinin işlem yapabileceği bi bankaya aidat ödemek istiyorum.

İçeriye orta yaşlarında bir bayan girip, aldığı numarayı beğenmeyerek gelip oturuyor önümdeki bekleme sırasının sandalyesine. Kadınların ruh manyaklığının bir parçasından olsa gerek yine aynı şey oluyor. Bir vesile ile tanışılıyor ki evlere şenlik bir zekayı hemen ayırt edebilirsiniz..! Sizin kaç numara? 130. Ooo, size daha epey var valla. Ama şanslısınız, ben bi tane fazla almıştım alın size 98. Benden iki kişi sonrasınız… şeklinde başlayan müthiş bir yakınlık ve insan ilişkileri karşısında öyle duygulanıyorum ki işte budur benim milletim diyerek şahlanmışım farkında olmadan. İster inanın ister inanmayın bu şekilde belki 15 kişi benden sonra gelip, benden önce işlem yaparak birlik ve beraberlik içinde ayrılıyor bankadan. Bense efendi gibi bekleyerek, gereksiz arkadaşlıklar kurmayarak, her yanıma oturanla muhabbete dem katmayark, tam üç saat sonra ayrılıyorum bana özel banka(m)dan ! İşte toplumsal yardımlaşma bu oluyor.!

Çeşitli mekanların çeşitli sanatsal karelerinde, çeşitli kütüphanelerde, çeşitli tv lerin pek müstesna platformlarında ve de çeşitli kıraathanelerin tüm masalarının bileşkelerinde, hep aynı teraneye kulplu beygir yaptırılıyor. Parçalarla bütünü, tüm ısrarlara peşkeş çekerek karıştırıyorlar. Bu ne lahana çorbası bile diyemeden, limonunu fazla katıp içiyorsunuz. Efenim neden kızıyorsunuz, bakın ne güzel toplumsallaşıyorlar. Yardımlaşıyorlar..!

Durmak bilmeyen bir savurganlıkla, birleşelim beraberleşelim geyiklerinden, kızartmalar, haşlamalar yiyebiliyoruz. Aynı kızartmaların yağını fazla kaçırıp, taraftarlarımız olan patateslerle nedense hep “kenetlenelim” modundayız! Durup dururken ne diye kenetleniyoruz, manyak mıyız? Tez elden bir araya gelelim, hemen birleşelim, toplu hareket edelim, topsuz faul almayalım. Bir elin nesi, iki elin fesi, ebemizin sesi ve dedemizin nefesi türünden, akla engelli parkur koşturmacalar arasında birlik beraberlik içinde boğuluyoruz. Kimsenin beklemeye tahammülü yok. Kimsenin yaşamaya da tahammülü yok. Bir an önce ne zıkkım olacaksa olsun türünden, ya da en büyük ikramiye hep herkese çıksın. Nişantaşında bir cafe’dekine de, ümraniye’de okey oynayana da büyük ikramiye çıksın arkadaş. Olacaksa fener olsun şampiyon, eğer bu sene de gidemeyeceksek dünya kupasına ölelim daha iyi..! Yaşları 50 lere dayanmış, futbolun harflerine de çimenlerine de haylice uzak, aklı çimen adamları bir araya getirerek turnuva düzenlenmiş ama adamların derdi futbol değil. Sadece kazanmak..! "Ulan gençken yenemediğimiz feneri aha bu sayade yendik işte" diyebilmek evdeki karısına! Bütünden haberi yok. Üstelik turnuvayı düzenleyenin de haberi yok. Üstelik sponsorun da. Oraya gelen taraftarın ise hiç haberi yok. O olayı haber yapanın aklı yok. Topun ise şansı yok! Daha da üstelik ki o adamların hepsi geleceğin takımında yöneticilik, direktörlük, muhabirlik, antrenörlük neyin yapacakalar ! Bu da bir başka bütünün saçma ile sapandan oluşmuş çekirdek parçalarını oluşturacak. Bize de o sapanlarla kuş vurmak kalacak!

Hangi bütünden bahsedilse, kimsenin içi cız bile etmeden parçalara tekme savruluyor. Hangi parçadan bahsedilse bir bütün kan kaybediyor. Akıl ile Selim hiç yan yana gelmiyor en aptal cümlede bile. Bunu saymayın lütfen. Biri cehennem dese, bir diğeri dibiiii diye bağırıyor. Sonra her şeyi bırakıp cehennemin dibini konuşuyoruz. Bütünü görme çabalarımız ise nasıl bi kokuşmuşlukla birebir cirit oynamakta, anlamak imkansız. Bir kadını 24 yerinden delik deşik ederek öldüren bir sokak çocuğunu suçsuz bularak, sokak çocuklarının ıslahını tartışmak ne kadar akıllıca geliyor size? Bu çocuğu hapse göndererek sorunu çözemeyiz diyor pek muteber bir üniversitenin pek muteber profu! Bu çocukların ıslah edilmesini sağlamalıyız! E, peki neden gidiyor hapishaneye? Bir bütünün parçalarından birini tutup koparıyoruz dalından. Sonra, bekle ki o ağaç büyüyüp yeşersin. O ceza neden veriliyor? Bu yapılanın doğru olmadığı kanısındayım diyor beriki. Hoppalaaa! Yoo, hemen hoppala moppala olmayın diyor spiker ben de o kanıdayım..! Hassiktir..! Peki ulan salıverin gitsin, lanet olası pislik kadını 24 yerinden yerinden bıçaklayarak öldüren, zavallı sokak çocuğunu..! Bütünü görme çabalarımız yine hayvan dışkısına dönüşerek erime noktası belirlenip, bir sonraki haftaya devam edileceği uyarısıyla kapatıyoruz çıkınımızı..! Adam öldüren hapse girer, suç işleyen cezasına katlanır bütünü, bize bakıyor umutsuz.

Yorumlar