Çıplak Gitme

Diyelim erkeksiniz ve birisine tutuldunuz, o birisi de size tutuldu ve öle ya da böle bir araya geldiniz. Kim bilir ne sıkıntılardan ne acılardan geçerek elde edilmiş bir serüvendir. Belki de armut idi aşkınız, yalnız sizin dibinize düştü. Böle bi eğlence, bi sevinç rüyada gibi bişi yaşıyorsunuz... O çıplandıkça siz de çıplanıyor, o yüzdükçe kulaç atan siz oluyorsunuz gibi bişi. Hayır hayır, ergenliğe yeni girmiş kızlar tarafından derin bulunup sevilen cezmi ersöze benzemekten bahsetmiyorum. Hani armudu dişledim sapını gümüşledim gibi bişi bu. Sıfır araba almaya gitmek gibi. Deneme sürüşünde bastıkça uçuyorsunuz..! O da sizin basmanıza ramak kala aniden havalanıyor mesela. Bu havalanmayı da "havalanma telli durnam senden büyük allah var" şeklinde karşılamıyo. Gülerken aşşadakilere dil de çıkarıyo, bir uçağın altında kollarını da açıyo. Gerektiği yerde zülüfleri tel tel de oluyo. Neyse işte, o zaman bu süreçte "gitme" der / diyebilir kullanıcı. Demesi gereken çok şeyleri ifade edebildiği varsayımına dayanılarak tabi... Ve en büyük dayanağı çıplaklıına çıplaklık katmak olduunu bilerek. Zira başlangıcında çıplaklık vardır ve netlik sarmıştır bacayı! Ezilse de büzülse de dudakları oynasa da ağlasa da geberse de der o kelimeyi. Gitme. Karşısındaki de "lan acaba bu bana gitme dediği için mi onun yanında kalıyorum" gibi flu bir düşünceye sokmaz kendini. Kalır kalıcağı varsa...

Ancak diyelim yine erkeksiniz ve birisine yine vuruldunuz. Ama yarinize tenhada sözleriniz oluyor. Ele karşı diyememek gibi saçma sapan edimleriniz var mesela. Başlangıcında da iki tane cümleyi bile kuramamış, ensedeki saçlar karıştırılmış, hık mık benzeri bocalamalar yaşanmıştır. Ki ezber edilen asıl tanım da budur zaten. Birisinin karşısında şakır şakır şakırsa kullanıcı, aşık olmuş sayılmaz demiştir kutsal aşk kitaplarınız. Bu başlangıçlar da edebiyattan sayılmıştır zaten. Utangaç, yer yer de içine kapanık bi tipsiniz. Keşfedilmeye hazır yerleriniz sokaklarınız var ki bu, sizin bile bilemediğiniz yerlerinize işaret eder. İnatçı, kavgacı, ha denilince celallenen aşırı erkek bi durumuz var. Aniden uçup gidebilen yel olmaya hazır bir atmosfer basıncınız var. Bunun da en olgun ve en dolgun erkek özelliği olduğunu sanıyorsunuz. Gelişime açık değilsiniz, esip gürlemeyi erkekliğin şanından olduunu, yeri gelince iki tokat atarak bel bükmeyi de erkekliğin sürmesi olarak görüyorsunuz. Ve aşkınız olucak karşınızdaki kadın kısmı da hık demiş burnunuzdan düşmüş olması büyük olasılıktır. Karşısında adam gibi adam isteyen, öyle ya da böyle sözünü geçirten, geçmiyorsa zorla geçirten, kodummu oturtan bir tavrı ancak kendisi sıkıntıya düştüğü zaman kullanılmasını bekleyen bi kancık..! Ki her bohçasından ezber tanımlar çıkmıştır. Bu kez o "gitme kal" cümleciğini nah der taraflar. Birisinden birisi giderse, ağzını açıp bir kelime bile edemez diğer taraf. Ve bu edememeyi de yine edebiyattan sayar.
- Karşısında iki kelime bile edemedim biliyor musun.
- yaa?
- yaa evet, öle dilim damama birbirine karıştı. sadece sustum.
- o ne yaptı
- çekti gitti şerefsiz. Beni hiç sevmiyormuş öhüüüüüüü öhüüüüüüüngürr.

Yorumlar