Bağımsız Kaygı

Yargının bağımsızlığı da sanırım ülkelerin bağımsızlık mücadeleleri gibi gayet milli bir kavram haline geldi. “Yargı bağımsızdır” diyen herkese, nedense ister istemez şapka çıkarmak gibi bir hisse kapılıyoruz. Etten ve kemikten bazı insanların bazı kurallara bakarak karar vermeleri ne zamandan beri ve hangi kaideye göre bağımsız sayıldı ki? Bu düşünüş biçiminin kendisi bağımsız değildir ki yargı bağımsız olsun. Aslında bu da güzide ülkemizin genetik yapı taşlarıyla ilgili bir konudur. Yargı tam anlamıyla bağımlıdır ama biz bağımsızdır diyerek eşe dosta güzel gösteririz evimizi ve yargımızı...

Mesela AKP hükümeti yargının bağımsız olmadığı kararına varıp, yargıyı her alanda değiştirip dönüştüren bir yasa hazırlasa, sonra da bunu uygulasa yargı bağımsız mı olur? Diyelim ki böyle bir şey oldu, AKP den sonra gelen X hükümeti de, “bir önceki hükümet yargının bağımsızlığına müdahale etmişti, biz o müdahaleyi düzelterek, yasayı tekrar değiştirdik” dese yargının ne kadarı bağımsız olur?

Özellikle hayatının büyük bölümünü yurt dışında geçiren ama genetik olarak Türkiye'li olan tiplerin, son yıllarda ülkemizin milli duygularıyla nasıl oynadıklarını seyretmek komik olmaktan öteye geçmiştir. Bkz: Yurtseven Kardeşler. Bu tiplerin kitch kararları karşısında magazin gaztenekecileri parmaklarını ısırmakta, yer yer bu düşüncelerini makalelere bile dökmekte. “Lan alamanyada böle araba kullansam tam 3 yıl içeri atarlardı beni. Ama burası başka, seviyorum ülkemi…” türünden lafların neredeyse ayyuka çıktığı güzide ülkemizde, sevgi denilen şeylerin de bağımsızlığı irdelenmelidir. Türkiye’nin saçma sapan ve de garip hikayelerle dolu olması, sanki egzotik bir adada, maceradan maceraya atılıyormuşuz gibi gösterilmesi, artık tahammül boyutundan ötede bir yerdedir. İki seçenek vardır. Kalıp mücadele vermek. Ya da terk edip susmak. Kalırken genetik bir başıboşluluğu, saçma sapan uygulamaların neşelere gark edilmesini övmek, aynı başıboşluluğun göstergesi olabilir.

Çoğu kullancıların polis tanıdıkları eminim vardır. Ve eminim üç beş avukat da tanımışınızdır. “Lan seni alırım karakola, iyi bi ıslatırım, sabah kadar altına işersin. Bak seni veririm mahkemeye, sürüm sürüm süründürürüm. Bu gibi lafların cereyan ettiği güzide ülkemizde genç savcılar kimbilir hangi lafları ediyordur. Orasını da sizin hayallerinize bırakıyorum. Baştan söyleyeyim, bu ülkenin DNA yapısı budur. Türkiye’nin bünyesi ancak böle trafiği, böyle sanatı, böyle edebiyatı, böyle hukuku, böyle yargıyı ve böyle yazıyı kaldırır. Bağımsız olan ise sadece kaygıdır.

Yorumlar

"yargı kesin, acı duymak ruhun fiyakasıdır" melih-ciğim...ayrıca Türk öğ(v)ün çalış güven (öğrenmemekte inat ediyorum öğünmü yoksa övünmü diye)...bu ülkede tecavüz vakalarının, kadınlara edilen tecavüz ile kızlara edilen tecavüz arasında ceza farklılıklarının bile kalkalı daha bir kaç yıl olmuş bir ülke...heryeri bağımsız olsa kaç yazar..
hayır, hani böyle esenlik, ruh güzelliği, iyilik, yücelik gibi kavramları yazan blogırlar var ya...O yazıları okuyunca "lan acaba ben yanlış mı düşünüyorum diyerek, bi sagara yakıp yeniden düşünüp yeniden yazmaya başlıyorum ana yine aynı yere çıkyıorum.

Aynı yere çıkmaktan bıktım usandım. Lal bir site kursa da oraya mı geçsek naapsak: )
şimdi lall ın işi gücü yok, sen böyle dedin diye gider site kurar :P
olm bakıyom bu blog lar içinde en çok günlük cinsel hazlarını günlük tutma şeklinde yazan hatun kısımları topluyor reytingi...bunun yanı sıra 2 cümlelik yazı yazıp duran zihniyete paragraflarca cevap yazıp anlam yüklemeye çalışan abazanlarda cabası..biz henüz kavrayamadık bu blog kavramını...
"Blogır" diye bi yazı yazmayı planlıyorum. Sen de benzer bi yazı yazarsan belki bu alanda değişik bir bakış açısı getirmiş oluruz. Hemde raitingi toplarız. Hem sonra konu bulamıyom diye gelip bana sızlanmazsın :)

Senin baktığın bloglar nası bişeyler bilmem ama ben 10-15 taneden fazla bloga rastlamadım. Utanmazlar, vurdumduymazlar, kitchler, kıçlar, vs..vs.
tamamda tema ne olacak? :)