Cabaret de Paris'in Faşist Ekmeği


Yemek yeme alışkanlığı, ilkel insankızının ateşi bulmasından çok daha öncelere dayanan, ilk temel dürtülerden birisidir. Günümüzdeki kullanıcılar ilkel inankızının yaptığı gibi, taştan okunu batırmak için orangutanla ya da hipopatamla mücadeleye girmiyor çok şükür. Gerçekten girmiyor mu?
- Giriyor ya da girmiyor, sana giren çıkan ne arhadaşım

Günümüz kullanıcılarının yemek konusunda ilkel kardeşlerinden pek bir farkı yok. Tek genel kaide, yenilecek malzemenin pişirilmesi de değil. Çeşiti bol, otu böceği renkli olucak. Masa tertibi, yemek düzeni, cinslerin karşılıklı yerleşimi, göze ve sair kurallara hitap edecek. Sonra gelsin adab-ı muaşeret… Bi kitapta rastlamıştım adab-ı muaşeret kurallarına. Hatırladığım kadarıyla şöyle diyordu: Misafir, ziyarete gittiği ev sahibi yer göstermeden herhangi bir yere oturmaz. Oturduğunda da öle hayvan gibi kaykılmaz. Götünün ucuyla oturur. Yani oturmaz ilişir..! Bu kural, misafirin rahat etmesi prensibi ile çelişmez mi? Kısacası biz insankızlarının nerede ne poh yediği belli değildir. Yemek yeme hikayesinde de bunda herhangi bir olumlu değişikliğe rastlanmamaktadır. Önüne ne çıkarsa yiyen ve tüketen insankızı, bu tüketim işini çok daha çetrefilli, karmaşık ve saçma sapan kurallarla budamış durumda. Budanan en önemli ağaçlardan birisi: Yemek yemek bir kültürdür..!

Yemek yemenin nasıl bir kültür olduğu da çok subjektif ve de haliyle gelir geçer bir kavram. Bizde gelir geçer ve bireysel uygulamalara, sanırım bu sebeple kültür diyorlar. Benden haylice büyük bir adam, bir yemek sırasında bana bi soru sormuştu: “Sen kiç keklik eti yedin mi” Hayır yemedim, hayırdır? “Eğer keklik eti yemediysen, yaşamıyorsun demektir. Al sana kültür. Keklik etini öyle dışarıdan da almamak gerekirmiş. Gidip kendin vurmalısın keklik hayvanını ki tadı çıksın..! İlkel insankızlarının ilk yaptığı gibi taştan okunu alıp hipopatam avlasasa bu beyamca, kimbilir hangi kültürlerden nasiplenecek. Sanırım insankızının önündeki en büyük engelin yine insankızları olduğunun henüz bilincine ulaşmadı bu kullanıcılar. Ki bir rivayete göre bu yazıların buraya yazılmasının, allah ve melekleri aracılığıyla olmasına inanan bu kullanıcıların, hangi gelişim aşamasında olduğunu özetler sanırım…

Yemek yemenin ve de yemekteki seçiciliğin sanırım en uyuz olduğum kısmı, yemeğin bile faşist hislerle beslenmesi. Eskiden babamla pazar alışverileri sırasında, bildiğiniz halk pazarları dolaşılır, en ucuza ve en güzel sebze meyve toplanarak eve getirilirdi. Ancak önemli bir kural vardı. Örneğin ıspanak alınacaksa, mutlaka yerli olanlar tercih edilirdi. Yerli ne demektir, hala anlamış değilim ben. Mesela çok daha uygun fiyata karpuz var ama biz babamla gider kıytırık görünümlü ve daha pahalı ama yerli (!) karpuz alırdık.
- Ama baba, daha ucuzu ve daha büyükleri var. Bak şu amca satıyo
- Siktir lan sıçırtma. Sen ne anlarsın. Onlar adana olum.
Adana nereye bağlı bir vilayetti acaba. Adanadakilerin yediği karpuz acaba nasıldı? Ya diyarbakırdakiler, kimbilir ne boktan karpuz yiyorlardı. Yemek yemenin de böyle ırkçı faşizan bir yaklaşımı var.
- Arkadaşım geçen sene Floransaya gitti.
- Aaa kız sahi mi? Ne getirdi Floransa’dan?
- Eşşeenkini, yiycen mi?
Hakikaten de bu kullanıcıların kulağına birisi fısıldasa, deseler ki “Floransanın eşşenkine doyum olmaz, innaılmaz bir tat…” emin olun, floransa eşşeği karaborsaya düşer. Mesela şu gibi cümleleri çoğumuz duymuşuzdur. “Kardeşim geçen gün Necati’lerde bir et yemişiz. Böle ağzımızda eriyordu et. Hımm. O da bişey mi. Eğer siirte gidip, eti orada yemediyseniz hiç boşuna et yedim demeyin. Kimse yemez. Kardeşim bizim buraların bi lokumu olur, lokumu yerken yaptığını iç çekmelerden, kalın bağırsağınız bile boğazınıza gelir şerefsizim… Yav yemeğin içmenin bile milliyetine bu kadar atıf yapılır mı? Yemek işte. Al tarafı doymamız için gerekli besinlerin vucudumuza girmesi. Elbette zevk tarafı da var bunun ama milliyetçi olan tarafı sizin olsun. Yazımı sezai karakoçun bir şiirinden alıntı yaparak bitirmek isterim: Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'in. Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili. Ekmek ne kadar Allah'ınsa Lili de o kadar Allah'ın Lili…

Afiyet şekerinen bal olsun, top top et olsun inşallah

Yorumlar

okudum acıktım, acıkınca canım pizzaçekti, pizzayı düşününce aklıma sen geldin...
tamam bu kez ben ısmarlıycam söz :)
tamam yarın aynı yerde, aynı dominosta, saat 18:00 de