Haykıran Sükutlar Davardır


şairlere bokun üstünden ip atlatmaca oynatılırken, nasılda şiyirdim diye alıklaştıran bakışlar vardır hani. söze yansıyınca böle oluyor kullanıcı.

- Avazım çıktığı kadar sustum: iyi bok yedin. buzdolabı kapısının ayakla kapatılması, musluktan ağzını dayayıp su içmek vs. edebiyatının sündürülmüş halidir. sustuğun kadar avazını çıkartsaydın keşke.

- Karşısında öyle bi sustum ki: bunu karşısına geçip niye yaptın ki, mal mısın? telefonda ya da emesende sussaydınız. hiç oraya kadar gitmemiş, boşuna akbil ve yazın bu sıcağında ter tüketmemiş olurdunuz.

- Bazen dil söylemez, gözler konuşur: bazen olur öle şeyler, abartmamak lazım. aslında o ana mallaşma, transa geçme ya da erken bunama filan da denir. dilin bi karış dışarı çıkmasıyla beyne oksijen gönderen pompalar devre dışı kalır ve beyin error verir. sakin olmak, özellikle o anda bile edebiyatın götünden yağ imbiklememek en iyisidir. gözler konuşursa, dil bakar.

- Nerde konuşup nerde susucağını iyi bilmek lazım: bu cümleyi söyleyen ilk kullanıcı, konuşacağı yeri yanlış seçmiş. konuşulacak yer, sıçılacak klozet kadar somut değildir. aslolan, sıçılacak yeri iyi bilmektir.

- Söz gümüşse sükut altındır: sözdeki tek tek bütün kelimelerin boka bulandırıp borsaya düşürülmüş halidir. sözün gümüş olduğunu söyliyenler, sözün altın olma ihtimalini tekeline mi almış? ya bir gün söz altın olursa? söz değerlidir ama sükut ondan daha değerlidir demek, sükut değerinin tahtakalede "dollar bozulur" diyenlerle çapraz ilişkiye sokulması demektir.

Yorumlar